• sözlük
  • dictionary
  • wörterbuch
  • çeviri
Genel Arama
Çeviri
Eski Arayüz
Web Arama
KELİME
     

Google Translate
KELİME
     
Dil Seçimi
»
|

İngilizce » Türkçe Yukarı
range Dinle! {reındʒ}
  • {N} sıra, dizi, silsile, atış alanı, erim, menzil, alan, saha, otlak, açık alan, ocak, kuzine, çeşit, çeşitlilik
  • {V} dizmek, sıralamak, sıralanmak, sıralı olmak, sıra halinde olmak, dolaşmak, gezmek, turlamak, sürtmek, uzanmak, boyunca gitmek, akıp gitmek, tarafına çevirmek, doğrultmak, nişan almak, erimi olmak, erişmek, katılmak, bölgede yaşamak, ,
range f.
1. dizmek, sıralamak; dizilmek.
2. dolaşmak, gezinmek.
3. otlatmak.
4. over bot. (bir yerde) yetişmek; zool. (bir yerde) bulunmak.
5. dağılmak.
range i.
1. alan, saha.
2. mera, otlak.
3. (bitki veya hayvanın doğal olarak yetiştiği) alan/alanlar: Its range is confined to the mountainous regions of northeast Turkey. Yalnız kuzeydoğu Türkiye´nin dağlık yörelerinde bulunur.
4. sıra, dizi.
5. erim, menzil: The deer was now within the range of his gun. Geyik artık tüfeğinin menzili içindeydi.
6. (yemek pişirmeye yarayan üstü ocaklı) fırın; kuzine, kuzina.
7. istatistik dağılım.
range (f.) dizmek, sıralamak; sınıflandırmak; tanzim etmek, tertip etmek, düzeltmek; dolaşmak, gezinmek; otlatmak, meraya salmak; menzilini bulmak (top); ayarlamak, kurmak (teleskop); uzanmak, yayılmak; dağılmak; (bir yerde) yetişmek, olmak, bulunmak. range far geniş kapsamlı olmak. The samples range from bad to excellent. Örnekler kötü ile mükemmel arasında değişiyor. rangy (s.) uzun mesafeye gidebilir; uzun bacaklı; geniş kapsamlı; dağ silsilesi gibi.
range (i.) alan, saha; ABD mera, otlak; (biyol.) direy veya bitey alanı; yayılma alanı; (müz.) genişlik; sıra, dizi, silsile; uçak menzili; menzil, erim; uzaklık; poligon, atış yeri; fırınlı ocak; istatistik dağılım. range finder telemetre. range lights (den.) çifte silyon fenerleri, sıra fenerler. range rider atlı bekçi, koru veya çiftlik bekçisi, kovboy. out of range menzil dışında. mountain range dağ silsilesi. within range menzil dahilinde. ranger (i.) korucu; otlaktaki davar.

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
artillery range
  • {N} atış alanı
audio range
  • {N} akustik frekans gamı
cattle range
  • {N} otlak
close-range
  • {A} yakın mesafede, yakın
flying range
  • {N} uçuş menzili
free-range Dinle! {,fri:'reındʒ}
  • {A} serbest gezinen
free-range hen
  • {N} köy tavuğu
gas range {'gæsreındʒ}
  • {N} havagazı ocağı [Amer.], havagazı fırını
kitchen range {'kıtʃən,reındʒ}
  • {N} mutfak sobası
long-range Dinle! {,lɔ:ŋ'reındʒ}
  • {A} uzun menzilli, uzun vadeli
mountain range
  • {N} dağ sırası, dağ silsilesi
price range
  • {N} fiyat değişim sınırı
boiling range
  • {N} kaynama derecesi
out of range
  • {A} menzil dışında
take the range
  • {V} ölçmek (uzaklık), mesafe belirlemek
within range of vision
  • {A} görüş alanı içinde
range-finder {'reındʒ,faındər}
  • {N} telemetre, uzaklıkölçer
range oneself on the side of
  • {V} tarafına geçmek, yanında yeralmak
range oneself with
  • {V} tarafına geçmek, yanında yeralmak
rifle range {'raıfəlreındʒ}
  • {N} atış alanı, poligon, menzil