give a good account of oneself |
- {V} kendini göstermek, yüzünün akıyla çıkmak
|
|
good's acre |
|
|
good afternoon! |
- {INTRJ} akşam: iyi akşamlar!
|
|
asperse smb.'s good name |
|
|
Can you recommend a good bar? |
- {PHR} bar: İyi bir bar tavsiye edebilir misiniz?
|
|
good bargain |
|
|
in a good bargaining position |
|
|
a good bearer |
- {N} meyve veren ağaç, bol meyve veren ağaç
|
|
bearer of good tidings |
|
|
Can you recommend a good beer? |
- {PHR} bira: İyi bir bira tavsiye edebilir misiniz?
|
|
during good behavior |
- {ADV} yaşam boyu, ömür boyu
|
|
put smb. on one's good behavior |
- {ID} terbiyeye davet etmek, terbiyeli olmasını istemek
|
|
big-hearted |
{,bıg'hɑ:rtıd}
- {A} eli açık, iyi kâlpli, iyiliksever, cömert, yüce gönüllü, iyi yürekli
|
|
black-hearted |
{'blæk,hɑ:rtıd}
|
|
Good Book |
|
|
be good box-office |
|
|
Can you recommend a good brandy? |
- {PHR} brendi: İyi bir brendi tavsiye edebilir misiniz?
|
|
broken-hearted |
{,brəʋkən'hɑ:rtıd}
|
|
be good at business |
|
|
good buy |
- {N} kârlı alışveriş, kelepir
|
|