aynı anda |
- {ADV} time: at the same time, simultaneously, meanwhile
|
|
aynı anda birkaç işlem yapabilme |
|
bilg. |
aynı anda her yerde bulunma |
|
|
aynı anda iki zıt şeye inanma |
|
|
aynı anda olma |
|
|
aynı anda olmak |
|
|
aynı anda yapmak |
|
|
beklenmedik bir anda |
- {ADV} blue: out of the blue, sky: out of clear sky
|
|
bir anda |
- {ADV} sudden: on a sudden, flash: in a flash, wink: in a wink, jiffy: in a jiffy, tick: in a tick, trice: in a trice
|
|
bir anda olma |
|
|
Şu anda nereden geçiyoruz? |
- {PHR} pass: Where are we passing now?
|
|
Şu anda gösterimde ne var? |
- {PHR} show: What is showing now?
|
|
iki telden aynı anda ses çıkarmak |
|
|
Şu anda neredeyiz? |
- {PHR} where: Where are we now?
|
|
o anda söylemek |
|
|
radyo ve televizyondan aynı anda yayınlanan yayın |
|
|
sıkışık anda görevini üstlenmek |
|
|
sıkışık anda işi üstlenen kimse |
|
|
son anda |
- {ADV} moment: at the last moment, nick: in the nick of time, eleventh: at the eleventh hour
|
|
son anda çözüm bularak kurtulmak |
- {N} knot: cut the Gordian knot
|
|