İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
wise |
{waız}
- {A} bilge, bilgili, akıllı, anlayışlı, deneyimli, haberi olan, küstah, ukalâ, becerikli, usta
- {N} yol, alim, yöntem, usul, şekil
|
|
|
wise |
s. arif, irfan sahibi; bilge, hikmet sahibi. |
|
wise |
f. |
|
wise |
(sonek) yoluyle; tarzda; -e bağlı olarak. |
|
wise |
f. (argo) haberdar etmek, bilgi vermek. wise up (argo) aklını başına toplamak, hizaya gelmek; akıllanmak. Wise up! Sakın ha! Dikkat et! Gözünü aç! |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
penny-wise |
{'penıwaız}
- {A} ufak şeylerde tutumlu
|
|
penny-wise and pound-foolish |
- {A} ufak şeylerde hasis büyük şeylerde müsrif
|
|
weather-wise |
{'weðər,waız}
|
|
-wise |
|
|
be wise to |
|
|
get wise to |
- {V} haberi olmak, öğrenmek, farkına varmak
|
|
in any wise |
- {ADV} herhangi bir şekilde
|
|
in no wise |
- {ADV} hiçbir şekilde, asla, katiyen
|
|
in this wise |
- {ADV} bu şekilde, bu yolla, bu suretle
|
|
put smb. wise to |
- {V} haber vermek, haberdar etmek
|
|
wise guy |
- {N} ukalâ, bilmiş, kurnaz, hinoğlu hin
|
|
wise man |
{'waızmən}
|
|
wise person |
- {N} deneyimli kimse, bilgili kimse, bilge
|
|
wise up |
- {V} haberi olmak, bilmek, haber vermek, haberdar etmek
|
|
wise up to |
- {V} bilmek, haberi olmak, bilgisi olmak, öğrenmek
|
|
wise woman |
- {N} büyücü kadın (iyi), ebe, falcı kadın
|
|
worldly wise |
{'wɜ:rldlı,waız}
- {A} pişkin, bilmiş, dünya işlerini iyi bilir
|
|
be wise to |
k. dili (birinin) ne yaptığının farkında olmak; (durumun) ne olduğunun farkında olmak. |
|
endways , -wise |
z. dik, dikine; ucu ileriye doğru; uzunluğuna. |
|
get wise |
(to) k. dili (-in) farkına varmak. |
|
|
|