İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
watch |
{wɒtʃ}
- {N} gözetim, saat, kol saati, bakma, seyretme, dikkat etme, gözleme, nöbet, vardiya, gözaltı
- {V} seyretmek, izlemek, bakmak, gözlemek, dikkat etmek, beklemek, gözkulak olmak, yolunu gözlemek, başında beklemek, nöbet tutmak, gözetlemek, kollamak
|
|
|
watch |
i. 1. kol saati; cep saati. 2. nöbet; vardiya. 3. nöbet yeri/süresi. 4. nöbetçi. 5. nöbetçilik, nöbet tutma. 6. gözetleme, tarassut.
f. 1. bakmak, izlemek, seyretmek: watch television televizyon seyretmek. 2. dikkat etmek, bakmak: Watch what he does and learn. Yaptığına dikkat et ve öğren. 3. for -i beklemek, -i kollamak, -i gözlemek. 4. gözetlemek: The police are watching him. Polisler onu gözetliyor. 5. bakmak, gözetmek: Who watches her children while she´s at the office? O bürodayken çocuklarına kim bakıyor? 6. -de bekçilik etmek, -de nöbet tutmak, -e göz kulak olmak: The guard is watching the gate. Bekçi kapıda nöbet tutuyor. |
|
watch |
f. bakmak, dikkat etmek; beklemek, gözlemek; fırsat kollamak; tetikte olmak; gözkulak olmak; bekçilik etmek, nöbet beklemek, nöbetçi olmak; gözetmek; gözetlemek, seyretmek; sabahlamak. watch for beklemek, yolunu gözlemek. watch out dikkat etmek. watch over korumak, bakmak. Watch out! Watch it! Dikkat et! Watch your step! Bastığın yere bak. Önüne bak. Sakın ha! Dikkat et! Aman yavaş ! |
|
watch |
i. cep veya kol saatı; bekçilik, gözetleme; uyanıklık; nöbetçilik, nöbet tutma; nöbetçi, bekçi; devriye; nöbet yeri veya süresi; eskiden gecenin bir kısmı; den. nöbet, posta, vardiya; den. aynı vardiyada nöbet tutan tayfalar. watch band kol saatı kayışı. watch chain saat kösteği. watch fire bekçi veya nöbetçinin yaktığı ateş; işaret ateşi. watch glass kol saatı camı; laboratuvarda kullanılan saat camı biçimindeki cam kap. watch guard saat kösteği kaytanı. watch night yılbaşı gecesi yapılan dinsel tören. watch pocket saat cebi. be on the watch tetikte olmak, kulak kesilmek; nöbette olmak. first watch gecenin ilk nöbeti. larboard watch geminin iskele tarafına tayin olunan gece nöbetçisi grubu. officer of the watch nöbetçi subayı. set the watch saatı ayar etmek; bekçi koymak. |
|
Watch |
Gözle |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
My watch needs adjusting. |
- {PHR} ayarlamak: Saatimin ayarlanması gerekiyor.
|
|
Would you please change the battery in my watch? |
- {PHR} değiştirmek: Saatimin pilini değiştirir misiniz?
|
|
Would you please clean my watch? |
- {PHR} temizlemek: Saatimi temizler misiniz lütfen?
|
|
doom watch |
- {N} yeni buluşların zararlarına karşı uyanıklık
|
|
watch like a knife |
|
|
night watch |
{,naıt'wɒtʃ}
- {N} gece nöbeti, gece bekçisi
|
|
repeating watch |
|
|
I would like to see a leather watch strap. |
- {PHR} kayış: Deri saat kayışı görmek istiyorum.
|
|
watch television |
|
|
keep watch and ward |
|
|
Can you repair this watch? |
- {PHR} saat: Bu kol saatini tamir edebilir misiniz?
|
|
I'd like a watch. |
- {PHR} saat: Kol saati istiyorum.
|
|
I would like to see a gold watch. |
- {PHR} saat: Atın bir kol saati görmek istiyorum.
|
|
split-second watch |
|
|
Watch Night |
{'wɒtʃnaıt}
- {NPR} yılbaşı gecesi ayini
|
|
Watch where you're going! |
|
|
Watch your step! |
- {INTRJ} dikkat: Adımınıza dikkat edin!
|
|
watch box |
{'wɒtʃbɒks}
- {N} nöbetçi kulübesi, bekçi kulübesi
|
|
watch chain |
{'wɒtʃtʃeın}
|
|
watch officer |
|
|
|
|