İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
rule |
{ru:l}
- {N} kural, talimat, kanun, prensip, hüküm, mahkeme kararı, tüzük, yönetmelik, egemenlik, idare, metre, cetvel, standart, norm, gönye
- {V} yönetmek, hükmetmek, idare etmek, emretmek, sözü geçmek, saltanat sürmek, hüküm vermek, karara varmak, çizmek, çizgi çekmek, cetvelle çizmek, düzeyinde olmak, geçerli olmak
|
|
|
rule |
f. 1. hükümdarı/yöneticisi olmak; yönetmek, idare etmek. 2. -e hükmetmek. 3. egemen olmak, hâkim olmak. 4. (on) huk. (hâkim) (-e) karar vermek. 5. cetvelle çizmek.
i. 1. yönetim, idare; hükümet; saltanat. 2. kural: Everyone should follow these rules. Herkes bu kurallara uymalı. 3. âdet, usul: As a rule he works for one hour before breakfast. Genellikle kahvaltıdan önce bir saat çalışıyor. One of my rules is to have breakfast at seven. Âdetlerimden biri saat yedide kahvaltı etmek. |
|
rule |
i. yönetim; hüküm, kanun; âdet; kaide, nizam, kural; alışılmış durum; yol, usul; tüzük; çizgilik, cetvel, cetvel tahtası; matb. ince çizgi. as a rule çoğunlukla, genellikle. by rule kurala göre; kanunen. rule of three mat., üçlü kuralı. rule of thumb yaklaşık hesap, göz kararı, oranlama, pratik iş görme usulü. |
|
rule |
f. yönetmek, hüküm sürmek, idare etmek; hükmetmek; baskın çıkmak, fazla etkisi olmak; tahakküm etmek; buyurmak; hâkim olmak, dizginlemek; çizmek, cetvelle çizmek. |
|
rule |
f. 1. hükümdarı/yöneticisi olmak; yönetmek, idare etmek. 2. -e hükmetmek. 3. egemen olmak, hâkim olmak. 4. (on) huk. (hâkim) (-e) karar vermek. 5. cetvelle çizmek.
i. 1. yönetim, idare; hükümet; saltanat. 2. kural: Everyone should follow these rules. Herkes bu kurallara uymalı. 3. âdet, usul: As a rule he works for one hour before breakfast. Genellikle kahvaltıdan önce bir saat çalışıyor. One of my rules is to have breakfast at seven. Âdetlerimden biri saat yedide kahvaltı etmek. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
foot rule |
|
|
as a general rule |
|
|
ground rule |
{'graʋnd,ru:l}
- {N} ortama göre değişebilen kural
|
|
guiding rule |
- {N} ana kural, temel ilke
|
|
plumb rule |
- {N} su terazisi, tesviye ruhu
|
|
rule of the road |
|
|
rule the roast |
- {ID} sözü geçmek, dediğini yaptırmak
|
|
apply a rule |
- {V} kural: kuralı uygulamak
|
|
as a rule |
|
|
folding rule |
- {N} katlanır metre, metre
|
|
home rule |
- {N} özerk yönetim hareketi, özerklik
|
|
standing rule |
- {N} tüzük, yönetmelik, prensip
|
|
rule of law |
|
|
rule of thumb |
- {N} el kararı, el yordamı, pratik yöntem
|
|
rule out |
- {V} silmek, çıkarmak, almamak, diskalifiye etmek, kabul etmemek, reddetmek
|
|
rule over |
- {V} hükmetmek, hakim olmak
|
|
rule smb. out of order |
- {V} konuşmasını kesmek, konuşturmamak, sözünü kesip konuşturmamak
|
|
rule smth. out |
- {V} karalamak, silmek, üzerini çizmek
|
|
rule smth. out of order |
|
|
rule the roost |
|
|
|
|