İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
absent |
{'æbsənt}
- {A} yok, devamsız, bulunmayan, dalgın
|
|
|
absent |
{æb'sent}
|
|
absent |
s. 1. (bir yerde bulunması gerekirken orada) bulunmayan (kişi); (orada artık) bulunmayan (kişi): How many people are absent today? Bugün kaç kişi yok? Were you absent from work yesterday? Dün iş yerinde değil miydin? Do you ever think of your absent friends? Yanında bulunmayan arkadaşlarını hiç düşünür müsün? 2. bulunmayan, yok olan (şey): The enthusiasm of his youth was now completely absent. Gençliğinde var olan o coşku şimdi tamamıyla yok oldu. 3. dalgın. |
|
absent |
f. |
|
absent |
s. nâmevcut, yok, gaip absent-minded
s. dalgın absent without leave (ask). vaktinde dönmek üzere kaçan. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
absent-minded |
{,æbsənt'maındıd}
|
|
absent-mindedness |
{,æbsənt'maındıdnıs}
|
|
absent oneself |
|
|
absent without leave |
|
|
absent o.s. |
1. çıkmak, gitmek: I shall absent myself. Çıkacağım. He absented himself for a few days. Birkaç gün yoktu. 2. from -den uzak durmak, -e katılmamak, -e karışmamak: For years he has absented himself from all society. Yıllarca insanlardan uzak durdu. |
|
absent without leave |
ask. (tekrar dönmek üzere görev yerinden) izinsiz olarak ayrılmış olan. |
|
absent minded |
unutkan |
|
Protocol absent |
İletişim kuralı yok |
|
Source Absent |
Kaynak Yok |
|
absent minded |
dalgın |
|
absent mindedness |
dalgınlık |
|
absent oneself |
bulunmamak, gelmemek |
f. |
absent without leave |
asker kaçağı |
|
|
|