ASÛB |
Bey, başbuğ. Hakan. * Arı beyi. (Bak: Ya'sub) |
|
AŞÛB |
f. Karıştırıcı, karıştıran mânalarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. |
|
AŞÛB-GÂH |
f. Gürültülü patırtılı yer. Kargaşalık ve karışıklık yeri. |
|
ATEŞ-ENGİZ |
f. Dağlama aleti. * Mc: Fesatçı, ifsad yapan. |
|
AZAB-ENGİZ |
f. Azab verici, keder verici. |
|
BÜKÂ-ENGİZ |
f. Ağlatıcı. Gözyaşı döktürücü. |
|
DEHŞET-ENGİZ |
f. Çok dehşet verici. Çok korkutucu. |
|
DİL-AŞUB |
f. Kalbi sıkan, yüreğe sıkıntı veren, gönle eza veren. * Kalbi meftun eden güzel. |
|
ENGİZ |
f. Koparan, karıştıran, tahrib eden. |
|
ESRAR-ENGİZ |
f. Esrarlı, gizli, ürperti verici. |
|
FÂCİA-ENGİZ |
Fâcialı. Çok acıklı. |
|
FERAH-ENGİZ |
f. Meşhur bir cins lâle. |
|
FESAD-ENGİZ |
Fesad koparan. Fesad çıkaran. Karışıklık çıkaran. |
|
FİTNE-ENGİZ |
f. Fitne çıkaran. |
|
GİRYE-ENGÎZ |
f. Ağlatacak sebep, ağlamaya sebep olan. |
|
HACLET-ENGİZ |
f. Utandırıcı, sıkıltıcı. |
|
HAYAT-ENGİZ |
f. Yaşamaya zorlayan, yaşatan. |
|
HAYRET-ENGİZ |
f. Hayret veren. Hayret içinde bırakan. |
|
HEVL-ENGİZ |
f. Korkunç korkulu. |
|
HIRED-ÂŞUB |
f. Akıl dağıtan. |
|