Osmanlıca » Türkçe |
Yukarı |
ZIYA' |
Kayıp, yitim. Kaybolma. Mahvolma. |
|
|
ZIYA' |
(Zay'a. C.) Küçük çiftlikler, tarlalar. |
|
ZİYA' |
Kaybolma, mahvolma. |
|
|
Osmanlıca » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
ZIYA |
(Bak: Ziyâ) |
|
ZİYA |
Işık, aydınlık, nur. Ruşenlik. (Nur, ziya'dan daha umumidir. Çünkü ziyâ aydınlığın intişarı mülâhazası ile ve
Nur, intişarı ve sebatı mülâhazaları ile ıtlak olunmuştur ve bazıları indinde bizzat olan aydınlığa ziya; ve vasıta
ile olan aydınlığa nur ıtlâk olunur. L.R.)(Ziya ile; mevcudat görünür, hayat ile, mevcudatın varlığı bilinir; her
birisi birer keşşaftır. M.) |
|
ZİYA PAŞA |
(Mi: 1825 - 1880) İstanbul'da doğmuş ve Adana'da vali iken vefat etmiştir. İslâm-Türk hürriyet-perverlerinden
olan Ziya Paşa, "zekâvette alemdar" bir şahsiyet olmasına rağmen, kâinatta cereyan eden hâdiselerin gaye
ve hikmeti karşısında şaşırmış, bu sebebten ıztırab çekiyor. " Eyvah kimden kime şekvâ edeyim, ben dahi
şaştım" diye feryad etmiştir. Yine kâinattaki İlâhi güzellik ve zahirde çirkin olarak gözüken, fakat neticesi
hayır ve hikmetler dolu olan hadiseler karşısında da; Cenab-ı Hakk'ı tesbih ederek ruhunun feryadını
dindirmeğe çalışmıştır.Yeni Osmanlılar Cemiyetine girmiş ve Namık Kemal ile 1876'da Paris'e hicret etmiştir.
Zafernâme ve üç cildlik Harabât adlı -Divan edebiyatı şairlerinin seçme şiirlerini toplayan- kitabı vardır. |
|
ZİYA-BÂR |
(Ziya-efşan - Ziyapâş) Işık saçan. |
|
ZİYA-DÂR |
Ziyalı, ışıklı, parlak. * Aydın. Akıllı, münevver. |
|
ZİYA-EFŞAN |
f. Işık saçan, ziya saçan. |
|
ZİYA-YI KALB |
Kalbin ziyası, nuru, ışığı. Kalbin iman nuruyla ziyalanması, uyanması, gafletten halâs olması. |
|
|
|