Osmanlıca » Türkçe |
Yukarı |
FITNE |
Akıllılık. İdrak ve anlayışı kuvvetli olmak. (Bak: Fıtnat) |
|
|
FİTNE |
İnsanın akıl ve kalbini doğrudan doğruya, hak ve hakikatten saptıracak şey. * Muhârebe. * Azdırma. *
Karışıklık. Ara bozmak. Dedikodu. * Küfr. Fikir ihtilâfı. * Şikak. Kavga. * Delilik. * Mihnet ve beliye. * Mal ve
evlâd. * Potada altın ve gümüşü eritmek. * İmtihan ve tecrübe etmek.(Mübarek İslâmiyet ve nurani Asr-ı
Saadetin başına gelen o dehşetli kanlı fitnenin hikmeti ve vech-i rahmeti nedir? Çünki onlar, kahra lâyık değil
idiler?Elcevab: Nasılki baharda dehşetli yağmurlu bir fırtına, her tâife-i nebatatın, tohumların, ağaçların
istidatlarını tahrik eder, inkişaf ettirir; herbiri kendine mahsus çiçek açar; fıtri birer vazife başına geçer... Öyle
de: Sahabe ve Tâbiînin başına gelen fitne dahi, çekirdekler hükmündeki muhtelif ayrı ayrı istidatları tahrik
edip kamçıladı; "İslâmiyet tehlikededir, yangın var!" diye her tâifeyi korkuttu. İslâmiyetin hıfzına koşturdu. Her
biri, kendi istidadına göre, câmia-ı İslâmiyetin kesretli ve muhtelif vazifelerinden bir vazifeyi omuzuna aldı,
kemâl-i ciddiyetle çalıştı. Bir kısmı hadislerin muhafazasına, bir kısmı, Şeriatın muhafazasına, bir kısmı hakaik-ı
imâniyenin muhafazasına, bir kısmı Kur'anın muhafazasına çalıştı ve hâkeza... herbir tâife bir hizmete girdi.
Vezaif-i İslâmiyette hummalı bir surette sa'yettiler. Muhtelif renklerde çok çiçekler açıldı. Pek geniş olan Âlem-i
İslâmiyetin aktârına, o fırtına ile tohumlar atıldı; yarı yeri gülistana çevirdi. Fakat, maatteessüf o güller ve
gülistan içinde ehl-i bid'a fırkalarının dikenleri dahi çıktı.Güya dest-i kudret, celâl ile o asrı çalkaladı, şiddetle
tahrik edip çevirdi, ehl-i himmeti gayrete getirip elektriklendirdi. O hareketten gelen bir kuvve-i anil-merkeziye
ile pek çok münevver müçtehidleri ve nurani muhaddisleri, kudsi hâfızları, asfiyâları, aktabları âlem-i İslâmın
aktarına uçurdu, hicret ettirdi. Şarktan garba kadar ehl-i İslâmı heyecana getirip, Kur'an'ın hazinelerinden
istifade için gözlerini açtırdı... M.) |
|
|
Osmanlıca » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
FİTNE-ÂMİZ |
f. Fitne çıkaran, fesat karıştıran. |
|
FİTNE-CİHAN |
f. Fitne koparan, fesat karıştıran, bozgunculuk yapan. |
|
FİTNE-CU |
f. Fesat arayan. |
|
FİTNE-ENGİZ |
f. Fitne çıkaran. |
|
FİTNE-İ ÂHİRZAMAN |
Âhirzamandaki fitne. Deccal fitnesi.(Rivayette var ki: "Fitne-i âhirzaman o kadar dehşetlidir ki, kimse nefsine
hâkim olmaz. " Bunun için binüçyüz sene zarfında emr-i Peygamberîyle bütün ümmet o fitneden istiaze etmiş,
azâb-ı kabirden sonra $ vird-i ümmet olmuş. Allahu a'lem bissavab, bunun bir te'vili şudur ki: O fitneler
nefisleri kendilerine çeker, meftun eder. İnsanlar ihtiyarlarıyla, belki zevkle irtikâb ederler. Meselâ: Rusya'da
hamamlarda, kadın erkek beraber çıplak girerler ve kadın kendi güzelliklerini göstermeğe fıtraten çok meyyal
olmasından seve seve o fitneye atılır, baştan çıkar ve fıtraten cemalperest erkekler dahi, nefsine mağlup olup
o ateşe sarhoşane bir sürur ile düşer, yanar. İşte dans ve tiyatro gibi o zamanın lehviyatları ve kebâirleri ve
bid'aları, birer câzibedarlık ile pervane gibi nefisperestleri etrafına toplar, sersem eder. Yoksa cebr-i mutlak ile
olsa ihtiyar kalmaz, günah dahi olmaz. ş.) |
|
FİTNE-KÂR |
f. Ortalığı bozmağa çalışan. Fitneci. Fesâd verici. Fitne çıkarmak isteyen. |
|
|
|