İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
trap |
{træp}
- {N} tuzak, kapan, dolap, ayırıcı, fırlatıcı, hafif araba, iki kişilik araba, ağız, gaga, volkanik siyah taş, kum engeli (golf)
- {V} kapak takmak (gaz kaçırmasın diye), tuzağa düşürmek, kapana kıstırmak, yakalamak, tuzak kurmak, oyuna getirmek, kapan kurmak
|
|
|
trap |
i. 1. tuzak, kapan, kapanca. 2. hile, desise, dolap, tuzak. 3. argo ağız, gaga.
f. (
__ped,
__ping) 1. tuzağa düşürmek. 2. kapan ile tutmak/yakalamak. 3. engel olmak, set çekmek. |
|
trap |
f. (
__ped,
__ping) 1. süslemek, bezemek. 2. (ata) süslü koşum takımı geçirmek; (ata) süslü çul örtmek. |
|
trap |
i. bir çeşit volkanik kara taş. trappean
s. volkanik kara taş benzeri. |
|
trap |
f. (-ped, -ping)
i. süslemek, atlara süslü takım koymak;
i. çoğ., k.dili eşya, pıl pırtı. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
booby trap |
{'bu:bı,træp}
|
|
booby-trap |
{'bu:bı,træp}
- {V} bubi tuzağı kurmak, kapının üzerine tuzak kurmak
|
|
police trap |
- {N} sürat kontrolü bölgesi
|
|
potato trap |
{pə'teıtəʋ,træp}
|
|
radar trap |
- {N} radarlı trafik kontrolü, radar tuzağı
|
|
shut your trap! |
- {INTRJ} çeneni tut!, sus!
|
|
speed trap |
- {N} radar (trafik), hız kontrol radarı
|
|
fall into a trap |
|
|
lay a trap for |
|
|
set a trap |
|
|
set a trap for |
|
|
walk into a trap |
|
|
trap door |
{'træpdɔ:r}
- {N} kapak şeklinde kapı, sahne kapısı
|
|
trap shooting |
{'træp,ʃu:tıŋ}
- {N} havaya atılan hedefleri vurma, makinenin fırlattığı hedefleri vurma
|
|
absorption trap |
soğurum tuzağı |
|
absorption trap |
soğurum tuzağı |
|
beam trap |
ışın tutucu |
|
booby trap |
bubi tuzağı. |
|
fall into a trap |
tuzağa düşmek. |
|
keep one´s trap shut |
k. dili çenesini tutmak, gagasını kısmak. |
|
|
Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
|
|