İngilizce » Türkçe  |
Yukarı  |
lump |
{lʌmp}
- {N} topak, öbek, yığın, parça, ahmak, yumru, şişlik
- {V} yığmak, top haline getirmek, toptan almak, toptan satmak, çekmek, katlanmak
|
|
|
lump |
i.
f. parça, küme, biçimsiz parça, topak, yumru; öbek; şiş; yığın, toptan şey; hantal kimse, ahmak kimse;
f. yığmak, biçimsiz parça haline koymak; bir araya getirmek; toptan almak veya satmak; hantal hantal dolaşmak. lump coal iri parçalar halinde madenkömürü.lump sugar kesme şekerl Iump sum yekten, hep birden verilen para. have a lump in ones throat üzüntüden boğazı tıkanmak. in the lump toptan, hep birden. lumpish
s. siş gibi, yumru gibi; aptal. lumpishness
i. topak hali; ağırlık. lumpy
s. yumrularla dolu, yumru yumru, topak topak. |
|
lump |
f. k.dili ister istemez tahammül etmek, kahrını çekmek. If you dont like it you can lump it (argo) Beğensen de bir beğenmesen de. |
|
lump |
i. 1. parça, topak, yumru. 2. küme, öbek. 3. şişkinlik, şiş. 4. yığın, toptan şey. 5. hantal kimse; abullabut kimse.
f. 1. yığmak. 2. bir araya toplamak. 3. hantal hantal dolaşmak. |
|
lump |
f. k. dili kahrını çekmek. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
I have a lump. |
- {PHR} şişlik: Şişlik var.
|
|
in the lump |
- {ADV} toptan, toptan olarak, topluca
|
|
lump along |
- {V} hantal hantal yürümek
|
|
lump coal |
|
|
lump it |
|
|
lump price |
|
|
lump sugar |
{'lʌmp,ʃʋgər}
|
|
lump sum |
{,lʌmp'sʌm}
- {N} toplu para, toplu ödeme, yuvarlak hesap
|
|
bring a lump to s.o.´s throat |
k. dili 1. birini çok duygulandırmak. 2. birinin yüreğini burkmak. |
|
get a lump in one´s throat |
(üzüntüden) -in boğazı düğümlenmek. |
|
get a lump in one´s throat |
1. k. dili çok duygulanmak. 2. boğazı düğümlenmek. |
|
If you don´t like it you can lump it. |
k. dili Beğensen de bir, beğenmesen de. |
|
in a lump sum |
peşin ve taksitsiz olarak: I can pay for it in a lump sum. Parasının hepsini peşinen ödeyebilirim. |
|
in the lump |
bütünüyle, bütün olarak. |
|
lump everything together |
her şeyi bir araya koymak. |
|
lump s.o. together with |
birini (başkalarıyla) aynı tutmak, birini (başkalarıyla) aynı kefeye koymak, birini (bir gruptan) saymak. |
|
lump sugar |
kesmeşeker. |
|
lump sum |
bir defada yapılan ödeme, toptan ödenen para. |
|
lump sum abount that a series of future payments is rignt now |
gelecek yatırımların uygunluğunu belirleyen küme toplamı |
|
get a lump in one's throat |
* çok duygulanmak.
* boğazı düğümlenmek. |
|
|
|