İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
ground |
{graʋnd}
- {A} çekilmiş, öğütülmüş, buzlu, tortulu
- {N} yer, sebep, toprak, kara, temel, dayanak, dip, zemin, neden, saha, topraklama
- {V} yere sermek, yere indirmek, karaya oturtmak, topraklamak, çakmak, hareket izni vermemek, dayandırmak, dayanmak, kurmak
|
|
|
ground |
f. bak. grind.
s. |
|
ground |
f. 1. karaya oturmak; karaya oturtmak. 2. (uçak) (hava koşullarından dolayı) uçamamak; (uçağı) uçurtmamak. 3. (birini) (ceza olarak) (ev, okul, v.b.´nden) dışarı çıkartmamak. 4. (bir sebebe) dayanmak/dayatmak. 5. elek. (bir cihazı) topraklamak. |
|
ground |
i. 1. yer (yerin yüzü): He fell to the ground. Yere düştü. 2. toprak. 3. zemin; fon. 4. elek. toprak. 5. çoğ. (bir binaya/kuruluşa ait) arazi/bahçeler. 6. gerekçe, sebep, temel, dayanak: On what grounds are you making this accusation? Bu suçlamayı neye dayanarak yapıyorsunuz? 7. çoğ. telve. |
|
ground |
(s.), (bak.) grind. ground glass buzlu cam; cam tozu. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
air-to-ground |
|
|
break fresh ground |
|
|
break ground |
- {V} bir işe başlamak, toprağı kazmak
|
|
burial ground |
|
|
camping ground |
|
|
close to the ground |
|
|
commit to the ground |
- {V} toprağa vermek, gömmek
|
|
common ground |
|
|
on compassionate ground |
|
|
drill ground |
- {N} talim sahası, askeri eğitim alanı
|
|
dumping ground |
|
|
get in on the ground floor |
- {ID} sıfırdan başlamak, başından beri işin içinde olmak
|
|
ground floor |
{,graʋnd'flɔ:r}
- {N} kat: zemin kat, kat: giriş katı
|
|
ground glass |
|
|
ground- |
- {PREF} yer, toprak, zemin, cüce
|
|
take ground |
|
|
ground angling |
|
|
ground bass |
- {N} en bas sesle söylenen ezgi
|
|
ground beef |
|
|
ground box |
- {N} bahçe tarhını çevreleyen cüce bitki
|
|
|
|