İngilizce » Türkçe  |
Yukarı  |
crush |
{krʌʃ}
- {N} ezme, baskı, kalabalık, su: meyve suyu, aşk, tutku
- {V} ezmek, sıkıştırmak, sıkmak, öğütmek, kırılmak, parçalanmak, itişmek, buruşmak, kahretmek
|
|
|
crush |
f. ezmek; baskı yapmak, tazyik etmek, sıkmak, basmak; gadretmek, zulmetmek; ezilmek. |
|
crush |
i. ezme, baskı, sıkma; kalabalık, izdiham;(k).dili şiddetli ve geçici sevgi, tutku, düşkünlük. |
|
crush |
f. ezmek. |
|
crush |
i. 1. ezme. 2. kalabalık, izdiham. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
have a crush on smb. |
- {N} tutulmak, aşık olmak
- {V} abayı yakmak
|
|
orange crush |
|
|
crush barrier |
- {N} bariyer, barikat, kalabalığı durdurmak için kurulan barikat
|
|
crush room |
{'krʌʃru:m}
|
|
have a crush on s.o. |
k. dili birine fena halde tutulmak. |
|
have a crush on someone |
Konuşma dili
* birine fena halde tutulmak. |
|
crush out |
ez |
|
crush barrier |
bariyer, barikat, kalabalığı durdurmak için kurulan barikat |
|
crush room |
fuaye |
|
have a crush on smb |
abayı yakmak |
f. |
orange crush |
sıkma portakal suyu |
i. |
|
|