İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
shell |
{ʃel}
- {N} dış kaplama (gemi, uçak), kabuk, kabuk (midye vb.), deniz kabuğu, kaplumbağa kabuğu, yumurta kabuğu, yapı iskeleti, kovan, dış görünüş, yarış kayığı, bomba, top mermisi, fişek, havai fişek roketi, sıvası yapılmamış bina
- {V} kabuğunu soymak, bombalamak
|
|
|
shell |
f. 1. kabuğunu soymak, kabuğunu çıkarmak. 2. (kurumuş mısır tanelerini) koçanından ayırmak. 3. -i top ateşine tutmak. 4. out k. dili (para) vermek. |
|
shell |
i. 1. (sert) kabuk; kavkı: sea shell deniz kabuğu. walnut shell ceviz kabuğu. egg shell yumurta kabuğu. tortoise shell kaplumbağa kabuğu, bağa. 2. mermi. 3. (fişeğe ait) kovan. 4. içi yok olmuş bir şeyin dışı: I saw only the burnt-out shells of buildings. Ancak yanık binaların dış duvarlarını gördüm. 5. (kürekli) yarış teknesi. |
|
shell |
(i.) kabuk; baga; istiridye kabuğu; bina iskeleti; ince uzun yarış sandall, kik; mermi kovanı; açık bej rengi. shell game aldatıcı üç kabuk oyunu; üçkâğıtçılık. shell hole merminin patlama sonucu toprakta açtığı çukur. shell ice altından su çekilmiş olan buz tabakası. shell shock (tıb.) savaştan ileri gelen ruhsal çöküntü. sea shell deniz kabuğu. She retired into her shell. Kabuğuna çekildi. |
|
shell |
(f.) kabuğunu soymak, kabuğunu çıkarmak, koçanından ayıklamak (mısır tanelerini), buğdayı başağından ayırmak; bombardıman etmek, gülle yağdırmak. shell out argo (para) vermek. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
band shell |
- {N} deniz kabuğu şeklinde sahne
|
|
soft-shell crab |
- {N} yengeç: kabuksuz yengeç
|
|
hard-shell |
{'hɑ:rdʃel}
- {A} sert kabuklu, kabuklu, sabit fikirli, bağnaz
|
|
scallop shell |
{'skɒləpʃel}
- {N} tarak kabuğu, deniz kabuğu, tarak kabuğu şeklindeki kap
|
|
sea shell |
{'si:ʃel}
|
|
oyster shell |
|
|
shell egg |
|
|
shell game |
- {N} aldatmacalı üç kabuk oyunu, üçkâğıtçılık
|
|
shell out |
- {V} ödemek, paraları sökülmek
|
|
shell shock |
{'ʃelʃɒk}
- {N} savaş bunalımı, savaştan kaynaklanan ruhsal çöküntü
|
|
snail shell |
- {N} salyangoz kabuğu, sümüklüböcek kabuğu
|
|
star shell |
{'stɑ:rʃel}
|
|
tracer shell |
|
|
band shell |
açık havada çalan müzik topluluklarını koruyan yarım küre şeklindeki önü açık duvar. |
|
bearing shell |
yatak kovanı |
|
come out of one´s shell |
açılmak, suskunluğu bırakmak. |
|
electron shell |
elektron kabuğu |
|
electron shell |
elektron kabuğu |
|
go into one´s shell |
kabuğuna çekilmek, susup insanlarla konuşmamak. |
|
inner shell electron |
iç kabuk elektronu |
|
|
Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
|
|