ÂMİZ(E) |
f. Karışık, karışmış. (Âmihten) $ mastarından imtizaç etmek, karıştırmak mânasındadır. |
|
ÂMİZ-GÂR |
f. Uygun, münâsib, yaraşır. |
|
BÂB-I HİKMET |
Cenab-ı Hakk'ın herşeyi hikmetli ve maslahatlı yaratması bahsi. |
|
DÂR-ÜL HİKMET |
Hikmet yeri. Hikmetlerin hükmettiği, hikmet beşiği dünya. * Osmanlı devrinde Şeyh-ül İslâmlık makamının bir
ismi. |
|
DESATİR-İ HİKMET |
Hikmet düsturları. Hikmet ve maslahatın iktiza ettirdiği kaideler. |
|
EHL-İ HİKMET |
Hikmet ehli, hikmet bilen. |
|
FENN-İ HİKMET |
Felsefe bilgisi. (Bak: Hikmet) |
|
FENN-İ HİKMET-ÜL EŞYA |
Tabiat bilgisi. Eşyadaki intizam, mükemmellik ve insanlara olan faydaları ve onlardan faydalanmak hakkında
bilgi veren ilim kolu. |
|
FESAD-AMİZ |
f. Oyunbozanlık eden, fesat karıştıran. |
|
FİTNE-ÂMİZ |
f. Fitne çıkaran, fesat karıştıran. |
|
HAKARET-ÂMİZ |
f. Hakaretle karışık. Hakaretle beraber. |
|
HİKMET |
İnsanın, mevcudatın hakikatlerini bilip hayırlı işleri yapmak sıfatı. Hakîmlik. Eşyanın ahvâlinden, hârici ve
bâtini keyfiyetlerinden bahseden ilim. (Buna İlm-i Hikmet deniyor) * Herkesin bilmediği gizli sebeb. Kâinattaki
ve yaradılıştaki İlâhî gaye. * Ahlâka ve hakikata faydalı kısa söz. * Sır. * Bilinmeyen nokta. İlim, adâlet ve
hilimin birleşmesinden doğan değerli sıfat. * Kuvve-i akliyenin vasat mertebesidir. Hakkı hak bilip imtisal
etmek, batılı batıl bilip içtinab etmektir. * Allah'a itaat, fıkıh ve sâlih amel. * Akıl, söz ve hareketteki uygunluk.
* Hak emre uymak. * Allah'ın yarattıklarında tefekkür. (Bak: Felsefe) |
|
HİKMET-AMUZ |
f. Hikmetli. * Hikmet öğreten. |
|
HİKMET-EDA |
f. Hikmetli. |
|
HİKMET-ENDUZ |
Hikmet kazanan. |
|
HİKMET-FEŞAN |
f. Hikmet neşreden, hikmet yayan. |
|
HİKMET-FÜRUŞ |
f. Hikmet bildiğini iddia eden, hikmet satan. |
|
HİKMET-İ AMELİYE |
Pratik bilgi. |
|
HİKMET-İ ÂMME |
Her şeyin alakâlı olduğu İlâhî gaye. Her şeyi kanun ve nizamına itaat ettiren umumi faydalar. Yaratılıştaki,
kâinattaki umumi ve ilâhi gaye. |
|
HİKMET-İ ATİKA |
Eski hikmet. |
|