Osmanlıca » Türkçe |
Yukarı |
FEY-İ ZEVAL |
Güneşin garba doğru dönmesinin başlaması, Güneş tam ortada gibiyken yerde dikili olan şeylerin gölgeleri
batıdan doğuya dönüp kısalmakta son bulduğu zamandır. Bundan sonra öğle namazı vakti başlar. |
|
|
|
Osmanlıca » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
BÎ-ZEVAL |
f. Zevâlsiz, sona ermez, bitmez, tükenmez. |
|
KABL-EZ ZEVAL |
Öğleden önce. |
|
SERİ-ÜZ ZEVAL |
Devamsız, çabuk giden. * Çabuk ölen. * Dünyanın hali. |
|
VAKT-İ ZEVAL |
Güneşin tam ortada, bize göre doğu ve batı ortasında bulunduğu ve gölgenin gündüzde en kısa olduğu
zaman. Zeval vakti. |
|
ZEVAL |
Zâil olma, sona erme. * Gitmek. Yerinden ayrılıp gitmek. * Güneşin tam ortada gibi, baş ucunda bulunduğu
zaman. * Güneşin nısf-ı nehar dairesinden batmaya doğru dönmesi. Seyrinin sonuna yaklaşması.(Gafletten
kurtulan evvelki adam, o şedit şefkatin elemine karşı ulvi bir tiryak bulur ki; acıdığı bütün zihayatların mevt ve
zevâlinde bir Zât-ı Bâki'nin bâki esmasının daimî cilvelerini temsil eden âyine-i ervahları bâki görür; şefkatı, bir
sürura inkılâb eder. Hem zevâl ve fenâya mâruz bütün güzel mahlukatın arkasında bir cemâl-i münezzeh ve
hüsn-ü mukaddes ihsas eden bir nakış ve tahsin ve san'at ve tezyin ve ihsan ve tenvir-i dâimîyi görür. O
zevâl ve fenâyı, tezyid-i hüsün ve tecdid-i lezzet ve teşhir-i san'at için bir tazelendirmek şeklinde görüp
lezzetini ve şevkini ve hayretini ziyadeleştirir. M.) |
|
ZEVAL-İ ELEM |
Elemin sona ermesi.(Zeval-i elem lezzet olduğu gibi, zeval-i lezzet dahi elemdir. S.) |
|
ZEVAL-İ LEZZET |
Lezzetin bitmesi, lezzetin sona ermesi. |
|
|
|