İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
mind |
{maınd}
- {N} akıl, us, zihin, bellek, hafıza, şuur, fikir, düşünce, istek
- {V} aldırmak, aldırış etmek, önemsemek, dikkat etmek, dikkatli olmak, endişelenmek, kulak vermek, itaat etmek, kafaya takmak, karşı çıkmak
|
|
|
mind |
f. 1. dikkat etmek: Mind you don´t step on those rotten boards! Sakın o çürük tahtalara basma! 2. -e bakmak, ile meşgul olmak: She can´t come to the phone right now. She´s minding the baby. Kendisi şimdi telefona gelemez. Bebekle meşgul. 3. -in sözünü dinlemek, -e kulak asmak: He won´t mind me. Benim sözümü dinlemez o. 4. itiraz etmek: Do you mind if I shut the door? Kapıyı kaparsam olur mu? |
|
mind |
i. 1. akıl, zihin, bellek. 2. hatır. 3. fikir, düşünce. 4. zekâ, anlak. 5. istek, arzu. |
|
mind |
f. bakmak, dikkat etmek; meşgul olmak; ehemmiyet vermek; kaygı çekmek, endişe etmek; boyun eğmek, itaat etmek; saymak; dikkatli olmak; karşı çıkmak, itiraz etmek; mahzurlu görmek; leh. hatırlamak. Mind you Bak, dinle. Mind you do it Mutlaka yap. Mind your ps and qs Söz ve hareketlerine dikkat et. Mind your step Önüne bak, sakın düşme. if you dont mind bir mahzuru yoksa, müsaade ederseniz. Never mind Zarar yok. |
|
mind |
i. akıl, zihin, dimağ, kafa; hatır, hafıza kuvveti; fikir, düşünce; zeka, idrak; istek, murat, arzu, meram; şuur; üstün insan. minds eye muhayyile. mind reading başkasının zihnindekini anlama. be of one mind hemfikir olmak. blow ones mind esrar etkisiyle kendinden geçmek; şaşkına çevirmek, deli etmek. call to mind hatırlamak, hatırlatmak. change ones mind caymak, fikrini değiştirmek. give someone a piece of ones mind birini azarlamak. have a mind to niyet etmek, kurmak. have in mind hatırında olmak; niyetinde olmak. in his right mind aklı başında know ones own mind kendi fikrini bilmek, ne istediğini bilmek... make up ones mind karar vermek. of unsound mind akli dengesi bozuk. on ones mind aklında out of ones mind deli, kaçık; unutulmuş. presence of mind tehlike zamanında işe yarayan çabuk düşünüş ve soğukkanlılık. set ones mind on çok arzu etmek, kafasına koymak. speak ones mind düşündüğünü açıkça söylemek. state of mind ruh durumu. time out of mind ötedenberi, eskiden beri. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
absence of mind |
|
|
attitude of mind |
- {N} düşünce tarzı, kafa yapısı
|
|
balance of mind |
|
|
bring to mind |
- {V} hatırlatmak, anımsatmak
|
|
cast back one's mind |
|
|
cast of mind |
|
|
change mind |
|
|
changing one's mind |
|
|
cross one's mind |
- {V} aklına gelmek, aklından geçmek
|
|
disburden one's mind |
- {V} kafasını dinlendirmek, düşüncelerini dağıtarak rahatlamak
|
|
dismiss from one's mind |
- {ID} kafasından çıkarıp atmak
|
|
equal mind |
|
|
frame of mind |
- {N} ruh hali, düşünce yapısı, mizaç
|
|
habit of mind |
- {N} kafa yapısı, ruhsal durum, ruh hali
|
|
to the lay mind |
- {A} herkesin anlayabileceği biçimde, sokaktaki adama göre
|
|
bear in mind |
- {V} akılda tutmak, hatırda tutmak
|
|
be in one's right mind |
|
|
be of one mind |
- {V} hemfikir olmak, aynı görüşte olmak
|
|
blow one's mind |
- {ID} esrarla kafa bulmak, kafayı yedirtmek, deli etmek
|
|
call to mind |
- {V} aklına getirmek, hatırlatmak, hatırlamak
|
|
|
Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
never mind |
Etymology : Middle English, from Old English n[AE]fre, from ne not + [AE]fre ever; more at NO 1. asla. hıçbır suretle. hıç. katıyen. hıçbır şekılde. hıçbır zaman. taş çatlasa. balik kavağa çikinca. |
|
peace of mind |
1. the absence of mental stress or anxiety. |
|
|
|