Osmanlıca » Türkçe |
Yukarı |
FÂTİH |
Açan, fetheden. Teshir eden, zapteden. * Kapıları selâmet üzere açan, Cenab-ı Hak. |
|
|
|
Osmanlıca » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
FÂTİH SULTAN MEHMED HAN |
(1432 - 1481) En meşhur Osmanlı Padişahlarındandır. ll. Murat Han'ın oğlu ve ll. Bayezid Han'ın babası ve 7.
pâdişahtır. Edirne'de doğmuş ve Gebze'de vefat etmiştir. Resul-i Ekrem'in (A.S.M.) medhine mazhar olmuştur.
Peygamberimiz "İstanbul mutlak fetholunacaktır." müjdesini vermişti ve onu feth eden kumandan ve
askerlerini medh ü senâ etmişti. Dört-beş lisan bilen Sultan Fâtih, saltanatı boyunca büyüklü küçüklü 17
devleti aldığı gibi 29 Mayıs 1453 Salı günü İstanbul'u fethederek İslâma kazandırdı ve orta çağa son verdi.
En eski ve büyük Bizans Kilisesi olan Ayasofya'yı putlardan temizledi ve orasını sâdece Cenab-ı Hakk'a
ibadet edilen camiye çevirdi ve kıyamete kadar câmi' kalmasını yazılı vasiyet ile vakfeyledi, Müslüman Türk
milletine bıraktı. (R. Aleyh)(Meşhur İslâm seyyahı ve tarihçisi Evliya Çelebi, Seyahatnâme'sinde diyor ki: "İlk
İstanbul kadısı (hâkimi) olan Hızır Bey Çelebi'nin huzurunda, haşmetli padişah Fâtih ile bir Rum mimarı
arasında şöyle bir muhakeme cereyan eder:Büyük bir âbidenin inşasında kullanılacak iki mermer sütunu
Fâtih, bir Rum mimarına teslim eder. Mimar da, Fâtih'in arzusunun hilâfına olarak, bu sütunları üçer arşın kesip
kısaltır. Fâtih, cezaen Rum mimarının elini kestirir. Rum mimarı da, Fâtih aleyhine dâva açar. Bunun üzerine
mahkemeye celb edilen Büyük Padişah, baş köşeye geçmek istemiş. Birden bire, hâkimin şu ihtariyle
karşılaşmış: - Oturma Beyim! Hasmınla mürafaa-i şer'i olacaksın; ayakta beraber dur!Hızır Bey Çelebi; bu koca
şanlı padişah-ı maznuna, haksız el kestirdiği için, kendisinin de kısasa tâbi olduğunu ve elinin kesileceğni
bildirir.Fakat mimar kısası istemediği için, Büyük Fâtih günde on altun tazminata mahkûm olur; ve hatta
kısastan kurtulduğu için bu tazminatı kendiliğinden yirmi altuna çıkarır." İslâm mahkemesinin adâletinin şanlı
misallerinden biri olan şu misal, bize en haşmetli hükümdarlarla en âciz ferdlerin huzur-u mahakimde müsavi
olduğunu gösteriyor. İ.İ.) |
|
|
|