BÎ-SEBEB |
f. Sebepsiz, boşuna, yok yere. |
|
BİLÂ |
Olmayarak, sahib olmıyan "...sız,...siz" mânâları yerine kullanılan edattır. Kelimenin başına getirilerek menfi
mânâ hasıl olur. |
|
BİLÂ-ADDİN |
f. Sayısız. Adetsiz. |
|
BİLÂ-BEDEL |
Bedelsiz. Ücretsiz, meccanen. |
|
BİLÂ-FAİZ |
Fâizsiz. |
|
BİLÂ-FASILA |
Fâsılasız, aralıksız, durmadan. |
|
BİLÂ-İSTİSNA |
İstisnâsız, ayırt etmeksizin. |
|
BİLÂ-KAYD U ŞART |
Kayıtsız şartsız. |
|
BİLÂ-TEEMMÜL |
Düşünmeden. Düşünmeksizin. Dikkatli olmadan. |
|
BİLÂ-TEVAKKUF |
Durmadan, tereddüt etmeden. |
|
BİLÂ-UDUL |
Dönmeden, sapmadan. Udul etmeden. |
|
BİLÂ-ÜCRET |
Parasız, ücretsiz. |
|
BİLÂ-VASITA |
Vasıtasız. Araya biri girmeden, doğrudan doğruya. |
|
EZ-ON SEBEB |
O sebepten. |
|
SEBEB |
Vâsıta. Âlet. * Alâka. * Bahane. * Edb: Harekeli bir harf ile sâkin bir harften veya iki harekeli harften
meydana gelen parça. (Bak: Esbab, Esbabperest) |
|
SEBEB-İ HİLKAT |
Yaratılışa sebeb ve gaye, yaratılışa vâsıta ve âlet olan.(... Nasıl ki O Zât, hidayetiyle saadet-i ebediyenin
sebeb-i husulü ve vesile-i vüsulüdür. Öyle de duasıyla, niyazıyla o saadetin sebeb-i vücudu ve vesile-i
icadıdır. S.) |
|
SEBEB-İ VÜCUD |
Varlık sebebi. Var olmanın sebebi ve gayesi. |
|
ŞEBEB |
Üç yaşına girip dişleri tamamlanmış olan sığır. |
|
TERCİH BİLÂ MÜRECCİH |
Hiç bir üstünlük sebebi yok iken birbirine eşit iki şeyden birisini diğerine üstün tutmak. |
|
TERECCUH BİLÂ MÜRECCİH |
Bir şeyin kendi zâtında diğer şeye karşı bir üstünlük vasfı olmadığı hâlde, hiç sebebsiz üstün bulunması ki;
böyle bir hal imkânsızdır, muhaldir. |
|