Aileme haber verir misiniz? |
- {PHR} family: Can you please let my family know?
|
|
alıştıra alıştıra haber vermek |
- {ID} news: break the news
|
|
anında verilen haber |
- {N} account: running account
|
|
baskı sırasında yetiştirilen haber |
|
|
haber başlıkları |
- {N} headline: headlines, headline news
|
|
bir haber |
- {N} piece: a piece of news
|
|
flaş haber |
|
|
gaipten haber veren |
|
|
gaipten haber veren kimse |
|
|
gaipten haber verme |
- {N} foretelling, soothsaying, sight: second sight
|
|
gaipten haber vermek |
- {V} foretell, divination: practise divination, divine
|
|
geldiğini haber vermek |
|
|
gelecekten haber vermek |
|
|
haber |
|
radyo, tv |
sevindirici haber |
- {N} news: glad news, news: good news
|
|
haber ajansı |
- {N} news agency, wire service
|
|
haber alamamak |
- {V} sight: loose sight of
|
|
haber almak |
- {V} hear, news: have news from, learn, know: come to know
|
|
haber bırakmak |
|
|
haber bülteni |
|
|