• sözlük
  • dictionary
  • wörterbuch
  • çeviri
Genel Arama
Çeviri
Eski Arayüz
Web Arama
KELİME
     

Google Translate
KELİME
     
Dil Seçimi
»
|

Osmanlıca » Türkçe Yukarı
HAKK (Bâtılın zıddı) Doğru. Gerçek. Vâcib ve lâzım olan. Her sâbit ve doğru olan şey. Adalet. Herkesin meşru olan salahiyeti, iktidarı, bir şey üzerindeki mâlikiyyeti. * Dâva ve iddia. * Hakikate uygunluk. * Geçmiş, harcanmış emek. Pay, hisse. * Münasib * Din. İslâmiyyet. * Kur'an. * Vukuu vâcib, geleceği şüphesiz olan. * Kıyamet. * Mahz-ı hakikat. * Yapacağını yalansız yapan kimse. * Musibet.
HAKK Kazıma. Oyma. Maden üzerine yazı işlemek.

Osmanlıca » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
CENAB-I HAKK Allah.
HAKK-BÎNANE f. Hakkı tanıyana göre.
HAKK-BÎNÎ f. Hakkı görme, hakkı tanıma.
HAKK-CU f. Hak arıyan.
HAKK-GÜZAR f. Haktan ayrılmayan, hakkı tanıyan.
HAKK-I ÂMİRİYYET Âmirlik hakkı.
HAKK-I İHTİTAB Ormana yakın olan kimselerin ormandan odun kesmek hakkı.
HAKK-İ MÜHÜR Mühür kazıma.
HAKK-İ SEHV Yanlışı kazıma.
HAKK-ŞİNAS f. Hakka riayet eden. Hakkı tanıyan. Hak ile amel eden.
HAKK-UL YAKÎN (Hakk-al yakîn) Mârifet mertebesinin en yükseği. En yakînî bir surette hakikatı müşahede edip yaşamak hali. Ateşin yakıcı olduğunu bütün hislerimizle yakından duyup yaşadığımız gibi. (Bak: Yakîn)
HÜVE HAKK(UN) O da haktır. O da bir haktır. (Bak: Ehakk)
MEN LEHÜL HAKK Fık: Hak sahibi olan kimse.
SUKUT-I HAKK Hakkın sukutu. Hakkın kaybolması.