FASL-I BAHAR |
İlkbahar. |
|
FASL-I GÜL |
Gül mevsimi, ilkbahar. |
|
FASL-I HARİF |
Güz mevsimi. |
|
FASL-I HAZÂN |
Sonbahar, güz. |
|
FASL-I HİTÂB |
İki söz arasını ayıran kelime veya isimlerden biri. Önsözden sonra asıl maksada giriş. * Fık: Şahitlerin
gösterdiği delil veya yeminlerinden sonra hâkimin hükmetmesi. * Hakkı bâtıldan ayırarak, nizaı ayırt edip
kesmek ve halletmek. Herşeyi kemal-i vüzuh ile fasledip hakikatını göstermek. |
|
FASL-I ŞİTÂ |
Kış mevsimi. |
|
FASL-I ZAMANIN SAHİFE-İ SELÂSESİ |
Geçmiş, şimdiki ve gelecek zaman. * Asr-ı saadetten evvelki devir, Asr-ı saadet ve ondan sonraki zamanlar. |
|
HALL Ü FASL |
Çözme ve ayırma. Açıklayarak bitirme. Bir mes'eleyi müsbet bir neticeye bağlama. |
|
YEVM-İ FASL |
İnsanların kısım kısım ayrıldığı ve davalarının halledildiği kıyamet günü. Bundan başka kıyamet gününe
aşağıdaki isimler de verilir: Yevm-ül cem', yevm-ül cevab, yevm-ül cezâ, yevm-üd din, yevm-ül ahd, yevm-ül
feza-ul ekber, yevm-ül haşr, yevm-ül hisâb, yevm-ül ivaz, yevm-ül karar, yevm-ül karia, yevm-ül kıyam,
yevm-ül kıyame, yevm-ül mev'ud, yevm-ül miâd, yevm-ül misak, yevm-ül mizan, yevm-ül va'd, yevm-ül vâkıa,
yevm-üs suâl, yevm-ül arz. |
|
|