• sözlük
  • dictionary
  • wörterbuch
  • çeviri
Genel Arama
Çeviri
Eski Arayüz
Web Arama
KELİME
     

Google Translate
KELİME
     
Dil Seçimi
»
|

İngilizce » Türkçe Yukarı
through Dinle! {ɵru:}
  • {A} direkt, kesintisiz
  • {ADV} bir uçtan bir uca, baştan sona, sayesinde, tamamen, doğru, doğruca
  • {PREP} bir uçtan bir uca, sayesinde, içinden, arasından, baştan başa, yüzünden
through edat
1. -den, içinden, bir yanından öbür yanına: She walked through the building. Binanın içinden yürüdü. He came in through the chimney. Bacadan içeriye girdi.
2. arasından: I peered out through the leaves but could see nothing. Yaprakların arasından dışarıya baktım fakat hiçbir şey göremedim.
3. aracılığıyla, vasıtasıyla: I purchased it through a real estate agent. Bir emlakçı vasıtasıyla aldım onu. He spoke through an interpreter. Tercüman aracılığıyla konuştu.
4. yüzünden; sayesinde: It was through no fault of yours. Sizin yüzünüzden değildi. They got this place through hard work. Çok çalışarak buraya sahip oldular.
5. boyunca: He studied German all through the summer. Bütün yaz boyunca Almanca çalıştı.
6. (bir öğenin) içinden: He could fly through the air. Havada uçabilirdi.
7. arasında: I found this while I was looking through some old letters. Bazı eski mektuplara göz atarken bunu buldum.
8.-den -in sonuna kadar: We´re open from nine to six Monday through Saturday. Pazartesi ile Pazar günleri arasında saat dokuzdan altıya kadar açığız.
9. (bir gürültünün) arasında, (bir gürültüye) rağmen: He could hear her voice through the roar of the waterfall. Çağlayanın gürültüsü arasında onun sesini duyabiliyordu.
through sonu
through through thru partical * -den, içinden, bir yanından öbür yanına: He walked through the building. Binanın içinden yürüdü. He came in through the chimney. Bacadan içeriye girdi. * arasından: I peered out through the leaves but could see nothing. Yaprakların arasından dışarıya baktım fakat hiçbir şey göremedim. * aracılığıyla, vasıtasıyla. He spoke through an interpreter. Tercüman aracılığıyla konuştu. * yüzünden; sayesinde: It was through no fault of yours. Sizin yüzünüzden değildi. They got this place through hard work. Çok çalışarak buraya sahip oldular. * boyunca: He studied French all through the summer. Bütün yaz boyunca Fransızca çalıştı. * (bir öğenin) içinden: He could fly through the air. Havada uçabilirdi. * arasında: I found this while I was looking through some old letters. Bazı eski mektuplara göz atarken bunu buldum. * -den -in sonuna kadar: We're open from ten to six Monday through Saturday. Pazartesi ile Pazar günleri arasında saat ondan altıya kadar açığız. * (bir gürültünün) arasında, (bir gürültüye) rağmen: He could hear her voice through the roar of the waterfall. Çağlayanın gürültüsü arasında onun sesini duyabiliyordu.
through boyunca