İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
search |
{sɜ:rtʃ}
- {N} araştırma, arama
- {V} araştırmak, aramak, üstünü aramak, yoklamak, incelemek, sondalamak [tıp.], gedik açmak (mermi)
|
|
|
search |
f.
i. araştırmak, aramak; yoklamak, bakmak; dikkatle tetkik ve teftiş etmek, aletle içini muayene etmek;
i. arama, araştırma; yoklama, bakma, muayene; teftiş, soruşturma; gemide araştırma yapma. search out araştırıp öğrenmek. search warrant huk. arama emri. in search of aramaya, peşinde. right of search huk. arama hakkı. |
|
search |
f. 1. araştırmak, aramak: We are searching for an inexpensive apartment. Ucuz bir daire arıyoruz. They searched the house from top to bottom but could not find the missing book. Evi baştan aşağı aradılar, ama kayıp kitabı bulamadılar. The customs officials searched all of our suitcases. Gümrük memurları bavullarımızın hepsini aradı. 2. yoklamak, üstünü aramak: That guard searches everyone who enters this building. O bekçi, bu binaya giren herkesin üstünü arar. 3. taramak, gözlemek: search the horizon ufku taramak. |
|
search |
f.
i. araştırmak, aramak; yoklamak, bakmak; dikkatle tetkik ve teftiş etmek, aletle içini muayene etmek;
i. arama, araştırma; yoklama, bakma, muayene; teftiş, soruşturma; gemide araştırma yapma. search out araştırıp öğrenmek. search warrant huk. arama emri. in search of aramaya, peşinde. right of search huk. arama hakkı. |
|
search |
f. 1. araştırmak, aramak: We are searching for an inexpensive apartment. Ucuz bir daire arıyoruz. They searched the house from top to bottom but could not find the missing book. Evi baştan aşağı aradılar, ama kayıp kitabı bulamadılar. The customs officials searched all of our suitcases. Gümrük memurları bavullarımızın hepsini aradı. 2. yoklamak, üstünü aramak: That guard searches everyone who enters this building. O bekçi, bu binaya giren herkesin üstünü arar. 3. taramak, gözlemek: search the horizon ufku taramak. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
go in search of |
- {V} aramaya gitmek, peşine düşmek
|
|
in search of |
- {ADV} aramaya, bulmaya, peşinde
|
|
right of search |
- {N} arama hakkı, araştırma yapma hakkı
|
|
search after |
|
|
search-and-rescue |
|
|
search for |
- {V} aramak, bulmaya çalışmak
|
|
search high and low |
- {V} fellik fellik aramak, her yerde aramak
|
|
search into |
- {V} iyice incelemek, içyüzünü araştırmak
|
|
search me! |
- {INTRJ} bilmem!, bilmek: bilmiyorum!, nereden bileyim!
|
|
search out |
- {V} arayıp bulmak, araştırıp öğrenmek, ortaya çıkarmak, keşfetmek
|
|
search party |
{sɜ:rtʃ'pɑ:rtı}
|
|
search radar |
|
|
search warrant |
{sɜ:rtʃ'wɔ:rənt}
|
|
Advanced Search |
Gelişmiş Arama |
|
Alternate Data Search Paths |
Diğer Veri Arama Yolları |
|
area search |
alan araştırması |
|
backtrack search |
geriye dönük arama |
|
backtrack search |
geriye dönük arama |
|
binary search |
bölerek arama |
|
chaining search |
zincirleme arama |
|
|
|