• sözlük
  • dictionary
  • wörterbuch
  • çeviri
Genel Arama
Çeviri
Eski Arayüz
Web Arama
KELİME
     

Google Translate
KELİME
     
Dil Seçimi
»
|

Türkçe » İngilizce Yukarı
gerek
  • {N} requirement, necessity, requisition, need, exigence, exigency, pinch
gerek repeated, preceding nouns or phrases in parallel position
1. whether ... or: Gerek ben gideyim, gerek siz gidin, gerek o gitsin, farketmez. Whether it is I or you or he who goes, it does not make any difference.
2. both ... and: Gerek annesi, gerek babası aynı yerdendirler. Both his mother and his father are from the same place.
gerek
1. /a/ necessary, needed: Bize çalışacak insan gerek. We need people who will work. Beklemek gerek. One has to wait. Bana sen gereksin. archaic: Bana seni gerek. I need you.
2. need, necessity, requirement, requisite.
3. used with a conditional ending attached to the stem of a verb to show strong probability: O halde mükâfatı kazanan da Adviye olsa gerek. In that case the winner of the prize must be Adviye. Onun hastalığı o evin rutubetinden ileri gelse gerek. His illness is most probably due to the damp in that house.

__i düşünülmek (for things that must be done or provided) to be considered.

__inden fazla more than necessary.

__i gibi as is due, properly.

__ini yerine getirmek /ın/ to do what is necessary (for).

__i yok. It is not necessary.
gerek * [repeated, preceding nouns or phrases in parallel position] * whether ... or: Gerek ben gideyim, gerek siz gidin, gerek o gitsin, farketmez. Whether it is I or you or he who goes, it does not make any difference. * both ... and: Gerek annesi, gerek babası aynı yerdendirler. Both his mother and his father are from the same place.
gerek * necessary, needed: Bize çalışacak insan gerek. We need people who will work. Beklemek gerek. One has to wait. * need, necessity, requirement, requisite. * [used with a conditional ending attached to the stem of a verb to show strong probability:] O halde mükâfatı kazanan da Ayşe olsa gerek. In that case the winner of the prize must be Ayşe. Onun hastalığı o evin rutubetinden ileri gelse gerek. His illness is most probably due to the damp in that house.

Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar Yukarı
söylemeye gerek yok
  • {PHR} saying: it goes without saying
şaşmamak gerek
  • {PHR} wonder: it's a small wonder that
olsa gerek * he/she/it must be: O kişi yabancı olsa gerek. That person must be a foreigner.
Şeytan azapta gerek. konuşma dili * It serves him right./His chickens have come home to roost.
Yolcu yolunda gerek! atasözü * If you've got to make a journey, don't put it off; get on the road as soon as you can.
-mesi gerek ought
ödenmesi gerek payable
şaşmamak gerek it's a small wonder that
söylemeye gerek yok it goes without saying

En çok kullandığınız sözlüklere buradan ulaşabilir ve giriş sayfanız olarak ayarlayabilirsiniz.

- İngilizce Türkçe Çeviri
- Fransızca Türkçe Çeviri
- Almanca Türkçe Çeviri
- Rusça Türkçe Çeviri
- İspanyolca Türkçe Çeviri
- İtalyanca Türkçe Çeviri

- İngilizce Sözlük
- Fransızca Sözlük
- Almanca Sözlük
- Rusça Sözlük
- İspanyolca Sözlük
- İtalyanca Sözlük
- Yunanca Sözlük
- İngilizce <-> İngilizce
- Türkçe Sözlük
- Osmanlıca Sözlük

- İngilizce <-> İspanyolca
- İngilizce <-> Fransızca
- İngilizce <-> Rusça
- İngilizce <-> Almanca
- İngilizce <-> İtalyanca
- İngilizce <-> Çince (Simpl.)
- İngilizce <-> Çince (Trad.)
- İngilizce <-> Arapça
- İngilizce <-> Yunanca
- İngilizce <-> Portekizce