across |
{ə'krɒs}
- {ADV} karşıdan karşıya, çapraz, genişliğinde, karşıya
- {PREP} ortasından, içinden, üstünden, karşısında, öbür tarafında
|
|
|
across |
z. edat ortasından, iSinden veya üstünden karşı tarafa geçerek; edat çaprazvari, öbür tarafa, karşı yakada. come across rast gelmek, tesadüf etmek; (k). dili görünmek. come across with (k). dili istemeyerek vermek. |
|
across |
edat 1. bir tarafından öbür tarafına: He stretched a rope across the river. Nehrin bir tarafından öbür tarafına bir ip gerdi. 2. karşısında: Serra lives across the street from us. Serra karşımızda oturuyor.
z. karşıdan karşıya: Walking across this street is a problem. Bu caddede karşıdan karşıya geçmek bir mesele. |
|
across |
boydan boya geç |
|
Across |
Yatay |
|
|